/ Nov 21, 2025
Selected menu has been deleted. Please select the another existing nav menu.
Sevr ve Lozan Antlaşmalarının Karşılaştırılması özellikle Lozan konusunda yapılan tartışma ve değerlendirmelere ışık tutması açısından çok değerlidir. Sevr ve Lozan Antlaşmaları 1900’lü yılların başında gerçekleşen iki farklı sürecin sonunda ortaya çıkan antlaşmalardır. Bu antlaşmalar hem şekil hem de içerik olarak birbirlerinden farklılıklar taşımaktadırlar. Sevr Antlaşmasına götüren süreç Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Mondros Mütarekesidir. Lozan Antlaşması da Birinci Dünya Savaşı’nın sonucu olarak ortaya çıksa da aslen Türk Kurtuluş Savaşı’nın sonunda imzalanan Mudanya Mütarekesi’nin bir parçasıdır.
Sevr, Lozan’a göre daha önce imzalanmasından dolayı Lozan ve birçok siyasal antlaşmaya göre de erken yok olmuş bir antlaşma olarak tarihte yerini almıştır. Lozan antlaşması ise Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan diğer antlaşmalara göre uzun ömürlü bir antlaşma olmuştur.
Sevr’e giden süreçte Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının adından işgallerin başlaması ve Paris Barış Konferansı’nda paylaşım planlarının gözden geçirilmesi önemli gelişmelerdir. Anadolu da işgallere karşı oluşan tepki ve Mustafa Kemal Paşa’nın ileri seviyede bir direnişe önayak olması, Lozan’a giden süreci başlatan olaylardır.

Sevr Antlaşması’nın imzalanması sürecinin ardından Lozan Konferansı’na giden yol çok farklı gerçekleşmiştir. Mondros Mütarekesi sonrasındaki işgallere karşı direnişin oluşması ve Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmesinden sonra genelgeler ve kongreler gerçekleşmiştir. Bu durum direnişin tek merkezden yönetilmesini sağlamış ve Mebusan Meclisi’nde Misak-ı Milli’nin kabul edilmesine kadar gelişmiştir. Doğu ve güney cephelerindeki askeri gelişmeler sonucunda TBMM’nin elde ettiği siyasal kazançlar ve Batı Cephesi’nde Yunan ordusuna karşı sağlanan askeri üstünlük, Mudanya Mütarekesi’ni getirmiştir. Bu süreçte elde edilen askeri ve siyasi gelişmeler birbirini destekleyerek Lozan Antlaşmasına giden yolu açmışlardır.
Sevr Antlaşması, Osmanlı devletini ilgilendirmesine karşın, Osmanlı temsilcilerinin katılmadığı, görüşlerinin dikkate alınmadığı görüşmeler sonrasında imzalanmıştır. Lozan Antlaşması öncesinde gerçekleşen görüşmeler ise Batılı devletler açısından Sevr kadar kolay olmamıştır. Lozan Antlaşması, uzun görüşmeler sonrasında ortaya çıkan metin üzerindeki uzlaşma sonucu imzalanmıştır. Lozan Konferansı arada kesintiler yaşansa da 20 Kasım 1922 ile 24 Temmuz 1923 tarihleri arasında iki aşamada gerçekleşmiştir. Bu süreçte Türk Heyeti hemen her konuda Ankara’nın görüşünü almıştır. Sevr ve Lozan Antlaşmalarındaki farklı heyetler, farklı düşüncelerle daha farklı müzakere süreçleri gerçekleşmiştir. Sevr, Birinci Dünya Savaşı’nın, Mondros Mütarekesi ve Anadolu’da yaşanan işgallerinin bir sonucu, Lozan ise Anadolu da işgallere karşı direnişin ve Mudanya Mütarekesi ile sonuçlanan askeri başarıların bir sonucudur.
Sevr ve Lozan Antlaşmalarının karşılaştırılması başlangıçta kambur ve yük, sonraları da kangrene neden olan kapitülasyonların akıbeti açısından çok dikkat çekicidir.
Sevr Antlaşmasında: Osmanlı devleti her alandaki kapitülasyonları kabul etmiş ve en ağır biçimiyle yeniden uygulamaya konulması kararlaştırıldı.
Lozan Antlaşmasında: Kapitülasyonlar tümüyle kaldırılarak, Misak-ı Millîye uygun olarak çözüldü. Böylelikle Türk devleti için ekonomik bağımsızlık sağlanmış oldu.
Sevr Antlaşmasında: Boğazlar, uluslararası bir komisyonun yönetimine bırakılmış ve bu komisyonda Türk temsilcisi bulunmaması belirlenmişti. Aynı zamanda boğazlar bütün devletlerin gemilerine açık tutulacaktı. Ayrıca bu komisyonun ayrı bir bayrağı ve bütçesi olması ile Boğazların her iki yakasın da askersiz hale getirilmesi Sevr antlaşmasının maddeleri arasındadır.
Lozan Antlaşmasında: İtilaf Devletlerinin işgali tümüyle kalkacak ve Boğazlar Türkiye’nin başkanlığındaki uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecekti. Boğazların iki yakasının kıyıdan itibaren 15 km’lik bir kısmının ve İmralı Adasının askerden arındırılması Lozan’da yer almaktaydı. Boğazlar barış zamanında ticaret gemileri ve uçakların geçişine açık olacak ancak savaş zamanında Türkiye savaşta yer alırsa Boğazlarla ilgili istediği gibi davranma yetkisine sahip olacaktır.
Boğazlarla ilgili uluslararası bir komisyonun varlığı milli bağımsızlığa aykırı bir durum olduğu için 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ortadan kaldırılmıştır.
Sevr Antlaşmasında: Azınlıklara Türklerden fazla haklar verilerek oldukça geniş haklara sahip olmuşlardır. Aynı zamanda Müslüman uluslardan azınlık oluşturulması belirlenmiştir.
Lozan Antlaşmasında: Bütün azınlıklar Türk uyruklu olarak kabul edilmesi belirlenmiştir. Azınlıklarla Türkler her alanda eşit sayılacak ve eğitim, serbest dolaşım hakkı, manevi ve siyasi ayrım yapılmaması, yasalar önünde eşitlik, siyasette yer alma ve anadillerini konuşma hakkı sağlanacaktır.
Sevr Antlaşmasında: Sevr’de Osmanlı Devletinin savaş esnasında müttefiklere büyük ziyanlar verdiği ve bu nedenle bu zararları tazmin etmesi geçmiştir. Bu doğrultuda gerekli önlemleri almak için bir Maliye Komisyonu kurulması belirlenmiştir.
Lozan Antlaşmasında: Antlaşmanın 58. maddesine göre Türkiye, Osmanlı Hükümetince İngiltere’ye sipariş edilen ve Britanya Hükümetince 1914 yılında el konulan savaş gemileri için ödenen paraları geri istemekten vazgeçecektir. 59. Maddeye göre Yunanistan, Anadolu’da Yunan ordusunun ya da yönetiminin eylemlerinden oluşan zararların onarımı yükümlülüğünü tanıyacaktır. Türkiye de, Yunanistan’ın savaşın uzamasından ve sonuçlarından doğan parasal durumunu göz önünde tutarak onarım konusunda Yunan Hükümetine karşı istemlerinden vazgeçecektir. Buna göre, Yunanistan’dan istenen tamirat bedeli karşılığında Karaağaç Türkiye’ye verilecektir.
Sevr Antlaşmasında:
Lozan Antlaşmasında:
Sonuç olarak; Sevr ve Lozan Antlaşmaları, Birinci Dünya Savaşı’nın son iki antlaşması olarak değerlendirilmektedir. Her iki antlaşmanın da tarafları İtilaf Devletleriyle Türkler olmasına rağmen hemen her konuda taban tabana zıt koşullar içermektedir. İki antlaşmanın imzalanması arasında üç yıl bulunmasına karşın farklı esaslar üzerine inşa edilmişlerdir. Bunun temel nedeni ise Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu’da başlayan Türk Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıdır. Bu doğrultuda Sevr antlaşması Birinci Dünya Savaşı’nın, Lozan ise Türk Kurtuluş Savaşı’nın sonuçlarına göre düzenlenmiştir.
Kaynak link: mebilgi.com/sevr-ve-lozan-antlasmalarinin-karsilastirilmasi
Sevr ve Lozan Antlaşmalarının Karşılaştırılması özellikle Lozan konusunda yapılan tartışma ve değerlendirmelere ışık tutması açısından çok değerlidir. Sevr ve Lozan Antlaşmaları 1900’lü yılların başında gerçekleşen iki farklı sürecin sonunda ortaya çıkan antlaşmalardır. Bu antlaşmalar hem şekil hem de içerik olarak birbirlerinden farklılıklar taşımaktadırlar. Sevr Antlaşmasına götüren süreç Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Mondros Mütarekesidir. Lozan Antlaşması da Birinci Dünya Savaşı’nın sonucu olarak ortaya çıksa da aslen Türk Kurtuluş Savaşı’nın sonunda imzalanan Mudanya Mütarekesi’nin bir parçasıdır.
Sevr, Lozan’a göre daha önce imzalanmasından dolayı Lozan ve birçok siyasal antlaşmaya göre de erken yok olmuş bir antlaşma olarak tarihte yerini almıştır. Lozan antlaşması ise Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan diğer antlaşmalara göre uzun ömürlü bir antlaşma olmuştur.
Sevr’e giden süreçte Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının adından işgallerin başlaması ve Paris Barış Konferansı’nda paylaşım planlarının gözden geçirilmesi önemli gelişmelerdir. Anadolu da işgallere karşı oluşan tepki ve Mustafa Kemal Paşa’nın ileri seviyede bir direnişe önayak olması, Lozan’a giden süreci başlatan olaylardır.

Sevr Antlaşması’nın imzalanması sürecinin ardından Lozan Konferansı’na giden yol çok farklı gerçekleşmiştir. Mondros Mütarekesi sonrasındaki işgallere karşı direnişin oluşması ve Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmesinden sonra genelgeler ve kongreler gerçekleşmiştir. Bu durum direnişin tek merkezden yönetilmesini sağlamış ve Mebusan Meclisi’nde Misak-ı Milli’nin kabul edilmesine kadar gelişmiştir. Doğu ve güney cephelerindeki askeri gelişmeler sonucunda TBMM’nin elde ettiği siyasal kazançlar ve Batı Cephesi’nde Yunan ordusuna karşı sağlanan askeri üstünlük, Mudanya Mütarekesi’ni getirmiştir. Bu süreçte elde edilen askeri ve siyasi gelişmeler birbirini destekleyerek Lozan Antlaşmasına giden yolu açmışlardır.
Sevr Antlaşması, Osmanlı devletini ilgilendirmesine karşın, Osmanlı temsilcilerinin katılmadığı, görüşlerinin dikkate alınmadığı görüşmeler sonrasında imzalanmıştır. Lozan Antlaşması öncesinde gerçekleşen görüşmeler ise Batılı devletler açısından Sevr kadar kolay olmamıştır. Lozan Antlaşması, uzun görüşmeler sonrasında ortaya çıkan metin üzerindeki uzlaşma sonucu imzalanmıştır. Lozan Konferansı arada kesintiler yaşansa da 20 Kasım 1922 ile 24 Temmuz 1923 tarihleri arasında iki aşamada gerçekleşmiştir. Bu süreçte Türk Heyeti hemen her konuda Ankara’nın görüşünü almıştır. Sevr ve Lozan Antlaşmalarındaki farklı heyetler, farklı düşüncelerle daha farklı müzakere süreçleri gerçekleşmiştir. Sevr, Birinci Dünya Savaşı’nın, Mondros Mütarekesi ve Anadolu’da yaşanan işgallerinin bir sonucu, Lozan ise Anadolu da işgallere karşı direnişin ve Mudanya Mütarekesi ile sonuçlanan askeri başarıların bir sonucudur.
Sevr ve Lozan Antlaşmalarının karşılaştırılması başlangıçta kambur ve yük, sonraları da kangrene neden olan kapitülasyonların akıbeti açısından çok dikkat çekicidir.
Sevr Antlaşmasında: Osmanlı devleti her alandaki kapitülasyonları kabul etmiş ve en ağır biçimiyle yeniden uygulamaya konulması kararlaştırıldı.
Lozan Antlaşmasında: Kapitülasyonlar tümüyle kaldırılarak, Misak-ı Millîye uygun olarak çözüldü. Böylelikle Türk devleti için ekonomik bağımsızlık sağlanmış oldu.
Sevr Antlaşmasında: Boğazlar, uluslararası bir komisyonun yönetimine bırakılmış ve bu komisyonda Türk temsilcisi bulunmaması belirlenmişti. Aynı zamanda boğazlar bütün devletlerin gemilerine açık tutulacaktı. Ayrıca bu komisyonun ayrı bir bayrağı ve bütçesi olması ile Boğazların her iki yakasın da askersiz hale getirilmesi Sevr antlaşmasının maddeleri arasındadır.
Lozan Antlaşmasında: İtilaf Devletlerinin işgali tümüyle kalkacak ve Boğazlar Türkiye’nin başkanlığındaki uluslararası bir komisyon tarafından yönetilecekti. Boğazların iki yakasının kıyıdan itibaren 15 km’lik bir kısmının ve İmralı Adasının askerden arındırılması Lozan’da yer almaktaydı. Boğazlar barış zamanında ticaret gemileri ve uçakların geçişine açık olacak ancak savaş zamanında Türkiye savaşta yer alırsa Boğazlarla ilgili istediği gibi davranma yetkisine sahip olacaktır.
Boğazlarla ilgili uluslararası bir komisyonun varlığı milli bağımsızlığa aykırı bir durum olduğu için 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ortadan kaldırılmıştır.
Sevr Antlaşmasında: Azınlıklara Türklerden fazla haklar verilerek oldukça geniş haklara sahip olmuşlardır. Aynı zamanda Müslüman uluslardan azınlık oluşturulması belirlenmiştir.
Lozan Antlaşmasında: Bütün azınlıklar Türk uyruklu olarak kabul edilmesi belirlenmiştir. Azınlıklarla Türkler her alanda eşit sayılacak ve eğitim, serbest dolaşım hakkı, manevi ve siyasi ayrım yapılmaması, yasalar önünde eşitlik, siyasette yer alma ve anadillerini konuşma hakkı sağlanacaktır.
Sevr Antlaşmasında: Sevr’de Osmanlı Devletinin savaş esnasında müttefiklere büyük ziyanlar verdiği ve bu nedenle bu zararları tazmin etmesi geçmiştir. Bu doğrultuda gerekli önlemleri almak için bir Maliye Komisyonu kurulması belirlenmiştir.
Lozan Antlaşmasında: Antlaşmanın 58. maddesine göre Türkiye, Osmanlı Hükümetince İngiltere’ye sipariş edilen ve Britanya Hükümetince 1914 yılında el konulan savaş gemileri için ödenen paraları geri istemekten vazgeçecektir. 59. Maddeye göre Yunanistan, Anadolu’da Yunan ordusunun ya da yönetiminin eylemlerinden oluşan zararların onarımı yükümlülüğünü tanıyacaktır. Türkiye de, Yunanistan’ın savaşın uzamasından ve sonuçlarından doğan parasal durumunu göz önünde tutarak onarım konusunda Yunan Hükümetine karşı istemlerinden vazgeçecektir. Buna göre, Yunanistan’dan istenen tamirat bedeli karşılığında Karaağaç Türkiye’ye verilecektir.
Sevr Antlaşmasında:
Lozan Antlaşmasında:
Sonuç olarak; Sevr ve Lozan Antlaşmaları, Birinci Dünya Savaşı’nın son iki antlaşması olarak değerlendirilmektedir. Her iki antlaşmanın da tarafları İtilaf Devletleriyle Türkler olmasına rağmen hemen her konuda taban tabana zıt koşullar içermektedir. İki antlaşmanın imzalanması arasında üç yıl bulunmasına karşın farklı esaslar üzerine inşa edilmişlerdir. Bunun temel nedeni ise Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu’da başlayan Türk Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıdır. Bu doğrultuda Sevr antlaşması Birinci Dünya Savaşı’nın, Lozan ise Türk Kurtuluş Savaşı’nın sonuçlarına göre düzenlenmiştir.
Kaynak link: mebilgi.com/sevr-ve-lozan-antlasmalarinin-karsilastirilmasi
It is a long established fact that a reader will be distracted by the readable content of a page when looking at its layout. The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making it look like readable English. Many desktop publishing packages and web page editors now use Lorem Ipsum as their default model text, and a search for ‘lorem ipsum’ will uncover many web sites still in their infancy.
It is a long established fact that a reader will be distracted by the readable content of a page when looking at its layout. The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making it look like readable English. Many desktop publishing packages and web page editors now use Lorem Ipsum as their default model text, and a search for ‘lorem ipsum’ will uncover many web sites still in their infancy.
The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making
The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making it look like readable English. Many desktop publishing packages and web page editors now use Lorem Ipsum as their default model text, and a search for ‘lorem ipsum’ will uncover many web sites still in their infancy.
It is a long established fact that a reader will be distracted by the readable content of a page when looking at its layout. The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution