Öğretmenlik Mesleği Hakkında Kısa Bir Yazı

Her meslek özel ama öğretmenlik çok daha özel bir hizmet alanıdır. Çünkü anne ve babalar, öğretmenlere en değer verdikleri varlıklarını yani çocuklarını emanet ediliyor. Öğretmenler ülkemizin geleceğinin mimarları, rol modelleri ve en önemlisi de orası uzak, burası kötü demeden yurdun dört bir yanında en zor koşullarda görev yapıyorlar.

Başka mesleklerde zor koşullarda görev yapan yok mu? Elbette var. Ama öğretmenlerin yeri bir başkadır. Öğretmenlik mesleğini başka mesleklere bakarak değerlendirmek öğretmenleri incitmektedir. Öğretmenler sadece derse girip, çıkmıyor. Öncelikle öğretmenler her ders için ayrı bir hazırlık sürecini tamamlıyor.  Sınavların okunması, ödevlerin değerlendirilmesi, zümre toplantılarına katılması bunların elektronik ortama aktarılması gibi daha onlarca hiç gözükmeyen görevleri var. Burada uzun uzun öğretmenlik mesleğinin erdemlerini, çalışma koşullarını evine mesai saati dışında iş götüren nadir mesleklerden birini olduğunu anlatarak bir savunma durumuna da girmek istemem.

Ancak şunun da bilinmesinde fayda vardır; milyonlarca öğrencisi olan yüz binlerce öğretmeni olan eğitim dünyamızda kuşkusuz her şey tozpembe değil. Bütün sorunların merkezinde öğretmeni suçlamakta hakkaniyet ölçüleriyle pek bağdaşmıyor. Öğretmenlik elbette günün hızla değişen koşulları içerisinde kendini yenilemesi gereken bir meslektir. Her meslekte olduğu gibi kendini yenilemeyen hatta aldığı maaşı hak etmeyenler de olabilir. Ama bütüne bakmak ve eleştirilerimizde vicdan ölçüsü içerinde yapmakta fayda vardır.

Başka mesleklerle karşılaştırmak topluma öğretmenlik mesleğini doğru bilgilerle anlatmadan bir kamuoyu oluşturarak toplumsal barışın ayarlarını da bozacaktır. Diğer meslek mensupları ve vatandaşlarla karşı karşıya gelen öğretmenler ister istemez kendini savunmaya çekecek ve zamanla istek kaybına uğrayacaklardır.

Eğitim sadece çocuğu okula gidenleri ilgilendirmiyor. Eğitim bir ülkenin tüm kesimlerini doğrudan ilgilendiren tartışmasız en önemli konusudur. Eğitimi anlaya bilmek için bu işin temel noktası olan öğretmenlerin yani öğretmenlik mesleğini iyi tanınması gerekir.

Ne olur artık bunu sorgulamayalım, başkalarıyla kıyaslamayalım. Bir ülkede eğitime, bilime, öğretmene ne kadar değer veriliyorsa, o ülke o kadar ileride olur. Tam tersi durumlarda ise o kadar geridedir.

Öğretmenlik mesleğini sadece paraya, çalışma saatlerine ve yaptığı tatile göre değerlendirip kamuoyunda bilerek veya bilmeyerek itibarsızlaştırmak hiç kimseye yarar sağlamaz. Eğitimin birçok sorunu varken öğretmenler üzerinden bütün sorunların kaynağı gibi göstermek gerçeklerin üzerini örtmekten başka bir işe yaramaz.

Eğitimde karşılaşılan sorunları toplumun diğer sorunlarından bağımsız düşünemeyiz. Bir yerde yoksulluk, haksızlık ve eşitsizlik gibi temel değerler yok sayılıyorsa bunda eğitimin yeterli düzeyde halka sunulmadığı sonucunu kolaylıkla çıkara biliriz. Eğitim sorunu başta olmak üzere bütün sorunlarımızı kırmadan, dökmeden her kesimin birbirine hoşgörü çerçevesinde yaklaşmasıyla çöze biliriz.

Kısacası; Bir ülkede, öğretmen mutsuzsa, toplumun mutlu olmasını beklemekte pek doğru bir yaklaşım olmasa gerek.


Vural GÜNDÜZ
(Konuk Yazar)

Kaynak: www.mebilgi.com– Yazıya aktif link verilmeden, kaynak alınamaz!

You May Also Like