/ Dec 05, 2025
Selected menu has been deleted. Please select the another existing nav menu.
Nesnelerin interneti Endüstri 4.0, yapay zeka ve dijitalleşme gibi kavramların bir getirisi olarak ortaya çıkmıştır. Genellikle yeni ortaya çıkmış bir tanımlama gibi görülmektedir. Ancak bu yaygın kanı gerçeği yansıtmamaktadır.. Nesnelerin interneti kavramı, ilk kez 1999 yılında Kevin Ashton tarafından ortaya atılmıştır. Bilim ve teknoloji dünyasındaki gelişmeler, nesnelerin interneti kavramının sınırlarını oldukça genişletmiştir. Bu da kavramı tanımlayacak birtakım yeni ifadelere gereksinim duyulmasına neden olmuştur.
“Çeşitli nesnelerin internet gibi ortak bir server aracılığıyla iletişim kurmasına olanak sağlayan faaliyetler dizini…” Nesnelerin interneti kavramını tanımlayan ifade tam da bu şekildedir.
Tanımdan da anlaşılabileceği gibi 21. yy ile hayatımızda daha fazla yer edinen yapay zekaların, nesnelerin interneti kavramının açıklanması ve uygulanması üzerindeki etkisi hayli büyüktür. Bu nedenle, birbirleriyle iç içe bu kavramları incelerken yalnızca bir ya da birkaç kavram üzerinde yetkinlik kazanmak yetmeyecektir. Küresel ölçekteki nesnelerin birbiriyle iletişimini dolayısıyla da veri aktarımını öngören sistem, fark edilmiyor olsa da günümüzde de aktif bir şekilde kullanılıyor.

“Özellikle ileri teknolojiye sahip ülkelerde geniş kullanım alanı bulan nesnelerin interneti kapsamında yapılan araştırmaların sonucunda elde edilen veriler, etkileşim ihtimali olan 10 milyar kadar elektronik cihazın internet ortamında aktif olarak yer aldığını tespit etmiş durumda.”
Etkileşim içerisinde olan cihazların sayısının tahmin edilebileceği gibi ilerleyen yıllarda büyük bir oranda artış göstermesi bekleniyor. Teknolojinin gelişim hızı düşünüldüğünde bu artışın ne denli normal olduğunu kavramak şüphesiz daha kolay olacaktır.
“Nesnelerin interneti yalnızca birçok farklı cihazın internet ortamında birbirleriyle ilişkili bir şekilde yer alması olarak algılanmamalıdır. Cihazların insanlarla açık bir şekilde iletişim kurmasına da zemin hazırladığı dikkate alınmalıdır.”
Nesnelerin interneti Endüstri 4.0, yapay zeka ve dijitalleşme gibi kavramların bir getirisi olarak ortaya çıkmıştır. Genellikle yeni ortaya çıkmış bir tanımlama gibi görülmektedir. Ancak bu yaygın kanı gerçeği yansıtmamaktadır.. Nesnelerin interneti kavramı, ilk kez 1999 yılında Kevin Ashton tarafından ortaya atılmıştır. Bilim ve teknoloji dünyasındaki gelişmeler, nesnelerin interneti kavramının sınırlarını oldukça genişletmiştir. Bu da kavramı tanımlayacak birtakım yeni ifadelere gereksinim duyulmasına neden olmuştur.
“Çeşitli nesnelerin internet gibi ortak bir server aracılığıyla iletişim kurmasına olanak sağlayan faaliyetler dizini…” Nesnelerin interneti kavramını tanımlayan ifade tam da bu şekildedir.
Tanımdan da anlaşılabileceği gibi 21. yy ile hayatımızda daha fazla yer edinen yapay zekaların, nesnelerin interneti kavramının açıklanması ve uygulanması üzerindeki etkisi hayli büyüktür. Bu nedenle, birbirleriyle iç içe bu kavramları incelerken yalnızca bir ya da birkaç kavram üzerinde yetkinlik kazanmak yetmeyecektir. Küresel ölçekteki nesnelerin birbiriyle iletişimini dolayısıyla da veri aktarımını öngören sistem, fark edilmiyor olsa da günümüzde de aktif bir şekilde kullanılıyor.

“Özellikle ileri teknolojiye sahip ülkelerde geniş kullanım alanı bulan nesnelerin interneti kapsamında yapılan araştırmaların sonucunda elde edilen veriler, etkileşim ihtimali olan 10 milyar kadar elektronik cihazın internet ortamında aktif olarak yer aldığını tespit etmiş durumda.”
Etkileşim içerisinde olan cihazların sayısının tahmin edilebileceği gibi ilerleyen yıllarda büyük bir oranda artış göstermesi bekleniyor. Teknolojinin gelişim hızı düşünüldüğünde bu artışın ne denli normal olduğunu kavramak şüphesiz daha kolay olacaktır.
“Nesnelerin interneti yalnızca birçok farklı cihazın internet ortamında birbirleriyle ilişkili bir şekilde yer alması olarak algılanmamalıdır. Cihazların insanlarla açık bir şekilde iletişim kurmasına da zemin hazırladığı dikkate alınmalıdır.”
It is a long established fact that a reader will be distracted by the readable content of a page when looking at its layout. The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making it look like readable English. Many desktop publishing packages and web page editors now use Lorem Ipsum as their default model text, and a search for ‘lorem ipsum’ will uncover many web sites still in their infancy.
It is a long established fact that a reader will be distracted by the readable content of a page when looking at its layout. The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making it look like readable English. Many desktop publishing packages and web page editors now use Lorem Ipsum as their default model text, and a search for ‘lorem ipsum’ will uncover many web sites still in their infancy.
The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making
The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making it look like readable English. Many desktop publishing packages and web page editors now use Lorem Ipsum as their default model text, and a search for ‘lorem ipsum’ will uncover many web sites still in their infancy.
It is a long established fact that a reader will be distracted by the readable content of a page when looking at its layout. The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution