/ Nov 13, 2025
Selected menu has been deleted. Please select the another existing nav menu.
1787 tarihli Amerika Birleşik Devletleri Anayasa’sının ha-zırlanması işleri bittiği sırada yurttaşlar Kurucu Meclis üyelerinden birine sorarlar: Neye karar verdiniz, Monarşi’ye mi yoksa Cumhuriyet rejimine mi? Bu soruya üye şöyle yanıt verir: Cumhuriyet’e karar verdik, eğer onu yaşatabilirseniz!..
Arsel, bu öyküye bağlı olarak; “Cumhuriyet, halka ait devlet demektir, halkın devlet yönetimine katılması demektir. Bu tür devlet sisteminde halk, kendi iradesini egemen kılmakla devleti var kılar; halk iradesi gökten inme kurallara uygun olarak değil fakat aklın müspet verilerine göre oluşur.
“Yemek yenirken; ‘Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz!’ dedim.
Orada bulunan arkadaşlar, hemen düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. Hemen o dakikada nasıl davranılacağı üze-rinde kısa bir program saptadım ve arkadaşları görevlendirdim.
Düzenlediğim programın ve verdiğim yönergenin uygulanışını göreceksiniz.
Baylar, görüyorsunuz ki cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara’da bulunan bütün arkadaşlarımı çağırmaya ve onlarla görüşüp tartışmaya gerek ve gereksinme görmedim. Çünkü, onların öteden beri ve doğal olarak bu konuda benim gibi düşündüklerinden kuşkum yoktu. Oysa, o sırada Ankara’da bulunmayan kimi kişiler hiçbir yetkileri yokken, düşünce ve olurları alınmadan cumhuriyetin ilan edilmiş olmasını, gücenme ve ayrılma nedeni saydılar.
O gece birlikte bulunduğumuz arkadaşlar erkenden ayrıldılar. Yalnız İsmet Paşa Çankaya’da konuk idi. Onunla yalnız kaldıktan sonra, bir yasa tasarısı hazırladık. Bu tasarıda 20 Ocak 1921 günlü Anayasa’nın devlet biçimini saptayan maddelerini şöylece değiştirmiştim:
Bundan başka, Anayasa’nın temel maddelerinden olan 8’inci ve 9’uncu maddeleri de, değiştirilerek ve açıklığa kavuşturularak şu maddeler yazıldı:
‘Madde– Türkiye Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca ve kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Başkanlık görevi, yeni Cumhurbaşkanının seçilmesine değin sürer. Eski başkan yeniden seçilebilir.’
‘Madde– Türkiye Cumhurbaşkanı, Devletin Başkanıdır. Bu kimliği ile gerekli gördükçe Meclise ve Bakanlar Kuruluna baş-kanlık eder.’
‘Madde– Cumhurbaşkanı, başbakanı Meclis üyeleri arasın-dan seçer. Öbür bakanları da başbakan, yine Meclis üyeleri arasından seçtikten sonra hepsini Cumhurbaşkanı Meclisin onayına sunar. Meclis toplantı halinde değilse, onaylama Meclisin toplantısına bırakılır.’
Bu maddelere komisyonda ve Mecliste, din ve dille ilgili, bildiğiniz bir madde de eklenmiştir.
Saygıdeğer baylar, şimdi, isterseniz yüce kurulunuza 29 Ekim 1923 Pazartesi günü Ankara’da geçen olayı, kısaca anlatmaya çalışacağım.
Pazartesi günü öğleden önce saat onda, Halk Partisi Grubu, Grup Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Bey’in başkanlığında toplandı. Bakanlar Kurulu seçimi görüşmelerine başlandı.
‘Baylar,’ dedim, “Bakanlar Kurulu seçiminde görüş ayrılığına düşüldüğü anlaşılmıştır. Bana bir saat kadar izin verin. Bulacağım çözüm yolunu bilginize sunarım.”
Başkan Fethi Bey, öneriyi oya koydu, kabul olundu. Baylar, bu bir saat içinde gereken kişileri Meclisteki odama çağırarak onlara 28 /29 Ekim gecesi hazırladığım yasa önerisi taslağını gösterdim ve kendileriyle görüştüm.
Öğleden sonra saat bir buçukta Parti Genel Kurulu yeniden Fethi Bey’in başkanlığında toplandı. İlk söz bende idi. Kürsü-ye çıktım ve şu konuşmayı yaptım:
Hepinizin birden bakanlar kurulu seçmek zorunda bulunmanızdan doğan güçlüğün giderilmesi zamanı gelmiştir. Geçen dönemde de, böyle güçlüklerle karşılaşılıyordu. Görülüyor ki bu yöntem kimi zaman birçok karışıklıklara yol açıyor. Yüce kurulunuz, bu sorunun çözülmesi için beni görevlendirdi. Ben de bilginize sunduğum bu görüşten esinlenerek düşündüğüm biçimi saptadım. Onu önereceğim. Önerim kabul olunursa güçlü ve dayanışık bir hükümet kurulabilecektir. Devletimizin biçimini ve niteliğini saptayan ve hepimiz için erek olan Anayasamızın kimi yerlerini açıklamak gereklidir. Öneri şudur.” dedikten sonra, bilinen tasarıyı okutmak üzere yazmanlardan birine uzatarak kürsüden ayrıldım.
Önerimin niteliği anlaşıldıktan sonra tartışmalar başladı:
Abdullah Azmi Efendi’nin: “Bu iş önemlidir. Bu konu daha görüşülsün!” diye yükselen çıkışına karşın, görüşmenin yeterliği kabul olundu. Ondan sonra önerinin tümü ve arkasından maddeleri birer birer okunarak görüşülüp kabul edildi.
Ondan sonra, cumhurbaşkanı seçilmesi için Meclisin oyuna başvuruldu. Toplanan oyların sonucunu, başkanlık katında bulunan İsmet Bey, Meclise şöylece bildirdi:
“Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı seçimi için yapılan oyla-maya yüz elli sekiz kişi katılmış ve cumhurbaşkanlığına, yüz elli sekiz üye, oybirliği ile Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerini seçmişlerdir.”
Baylar, seçimden hemen sonra Mecliste yaptığım konuşmayı Tutanak Dergisi’nde okumuşsunuzdur. Ancak, tarihsel bir anıyı canlandırmak için izin verirseniz, o konuşmamı burada da olduğu gibi bilginize sunayım:
Sayın arkadaşlarım, önemli ve dünya çapında olağanüstü olaylar karşısında saygıdeğer ulusumuzun gerçek uyanıklığına değerli bir belge olan Anayasamızın kimi maddelerini açıklamak için özel komisyonca yüksek kurulunuza önerilen yasa tasarısının kabulü dolayısıyla, Türkiye Devletinin öteden beri dünyaca bilinen, bilinmesi gereken niteliği, uluslararası belli adıyla adlandırıldı. Bunun doğal gereği olmak üzere, bugüne değin doğrudan doğruya Meclisin Başkanlığında bulundurduğunuz arkadaşınıza yaptırdığınız görevi, cumhurbaşkanı sanıyla yine bu arkadaşınıza, bu âciz arkadaşınıza veriyorsunuz. Bundan dolayı şimdiye dek benim için gösterdiğiniz sevgiyi, yakınlığı ve güveni bir kez daha göstermekle yüksek değerbilirliğinizi tanıtlamış oluyorsunuz. Bundan dolayı yüce Meclise gönlümün bütün içtenliğiyle teşekkür ederim.
Son yıllarda ulusumuzun eylemli olarak gösterdiği yetenek, eğilim ve anlayış; kendisi için kötü sanıda bulunanların ne denli aymaz ve ne denli irdelemeden uzak, görünüşe önem ve-ren kimseler olduğunu pek güzel tanıtladı. Ulusumuz, kendi-sinde bulunan nitelikleri ve değeri, hükümetin yeni adıyla, uy-garlık dünyasına çok daha kolay gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünyadaki yerine yaraşır olduğunu, başaracağı işlerle tanıtlayacaktır.
Her zaman sayın arkadaşlarımın ellerine çok içtenlikle ve sıkıca yapışarak, onların yardımı olmadan iş göreceğimi bir an bile düşünmeyerek çalışacağım. Her zaman, ulusun sevgisine dayanarak hep birlikte ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve utkulu olacaktır.
Baylar, Meclisçe Cumhuriyeti kabul kararı 29/30 Ekim 1923 gecesi saat 8.30’da verildi, On beş dakika sonra, yani 8.45’te cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Durum o gece bütün ülkeye bildirildi ve her yerde, gece yarısından sonra, yüz bir kez top atılarak halka duyuruldu.”
Zamanla, hükümdarlık idaresinin gerçekten daima ha-talı bir yolda, bencil bir yolda, devletle millet menfaatini düşünmeyen birtakım yanlış yollarda ısrar ettiğini misalleri sarih (belirgin) delilleri ile göre göre hükümdar mevkiinde olanların aleyhinde bulunmaya başladım. Yine Abdülhamit zamanında bu noktaya gelmiş oluyorum. O zamanlarda hükümdarların hatalarından ve zararlarından bahsedilince, hep veliahtlıkta bulunan gelecek hükümdarlar için büyük ümitler ve efsane şeklinde ehliyetler ve kerametler izafe etmek (yüklemek) adetti. Başka tesellisi yoktu. Millet bununla teselli buluyordu.
Yine İsmet İnönü, “Cumhuriyetin ne şekilde ilan edildiği biliniyor. 28-29 Ekim gecesi Atatürk’ün yanında bazı arkadaşlarla ertesi gün cumhuriyet ilan edileceği kararlaştırıldı. Aslın-da o gece cumhuriyet üzerinde aramızda yapılmış bir münakaşa yoktur. Sadece karar verilmiştir ve meseleyi ne şekilde bir kanun haline getireceğiz ve neticeye vardıracağız, bunun üze-rinde durulmuştur. O tarihi gecede Atatürk’ün kendilerine tamamıyla itimat ettiği arkadaşlar bulunmuştur. Bunların çoğu eski arkadaşlardır. Hepimizin itimat ettiğimiz arkadaşlar. Onlar gittikten sonra bilindiği gibi biz, Atatürk ile cumhuriyetin ilanını neticeye götürecek kanun teklifi üzerinde çalışmışızdır,” der.
MEBİLGİ
1787 tarihli Amerika Birleşik Devletleri Anayasa’sının ha-zırlanması işleri bittiği sırada yurttaşlar Kurucu Meclis üyelerinden birine sorarlar: Neye karar verdiniz, Monarşi’ye mi yoksa Cumhuriyet rejimine mi? Bu soruya üye şöyle yanıt verir: Cumhuriyet’e karar verdik, eğer onu yaşatabilirseniz!..
Arsel, bu öyküye bağlı olarak; “Cumhuriyet, halka ait devlet demektir, halkın devlet yönetimine katılması demektir. Bu tür devlet sisteminde halk, kendi iradesini egemen kılmakla devleti var kılar; halk iradesi gökten inme kurallara uygun olarak değil fakat aklın müspet verilerine göre oluşur.
“Yemek yenirken; ‘Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz!’ dedim.
Orada bulunan arkadaşlar, hemen düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. Hemen o dakikada nasıl davranılacağı üze-rinde kısa bir program saptadım ve arkadaşları görevlendirdim.
Düzenlediğim programın ve verdiğim yönergenin uygulanışını göreceksiniz.
Baylar, görüyorsunuz ki cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara’da bulunan bütün arkadaşlarımı çağırmaya ve onlarla görüşüp tartışmaya gerek ve gereksinme görmedim. Çünkü, onların öteden beri ve doğal olarak bu konuda benim gibi düşündüklerinden kuşkum yoktu. Oysa, o sırada Ankara’da bulunmayan kimi kişiler hiçbir yetkileri yokken, düşünce ve olurları alınmadan cumhuriyetin ilan edilmiş olmasını, gücenme ve ayrılma nedeni saydılar.
O gece birlikte bulunduğumuz arkadaşlar erkenden ayrıldılar. Yalnız İsmet Paşa Çankaya’da konuk idi. Onunla yalnız kaldıktan sonra, bir yasa tasarısı hazırladık. Bu tasarıda 20 Ocak 1921 günlü Anayasa’nın devlet biçimini saptayan maddelerini şöylece değiştirmiştim:
Bundan başka, Anayasa’nın temel maddelerinden olan 8’inci ve 9’uncu maddeleri de, değiştirilerek ve açıklığa kavuşturularak şu maddeler yazıldı:
‘Madde– Türkiye Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunca ve kendi üyeleri arasından bir seçim dönemi için seçilir. Başkanlık görevi, yeni Cumhurbaşkanının seçilmesine değin sürer. Eski başkan yeniden seçilebilir.’
‘Madde– Türkiye Cumhurbaşkanı, Devletin Başkanıdır. Bu kimliği ile gerekli gördükçe Meclise ve Bakanlar Kuruluna baş-kanlık eder.’
‘Madde– Cumhurbaşkanı, başbakanı Meclis üyeleri arasın-dan seçer. Öbür bakanları da başbakan, yine Meclis üyeleri arasından seçtikten sonra hepsini Cumhurbaşkanı Meclisin onayına sunar. Meclis toplantı halinde değilse, onaylama Meclisin toplantısına bırakılır.’
Bu maddelere komisyonda ve Mecliste, din ve dille ilgili, bildiğiniz bir madde de eklenmiştir.
Saygıdeğer baylar, şimdi, isterseniz yüce kurulunuza 29 Ekim 1923 Pazartesi günü Ankara’da geçen olayı, kısaca anlatmaya çalışacağım.
Pazartesi günü öğleden önce saat onda, Halk Partisi Grubu, Grup Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Bey’in başkanlığında toplandı. Bakanlar Kurulu seçimi görüşmelerine başlandı.
‘Baylar,’ dedim, “Bakanlar Kurulu seçiminde görüş ayrılığına düşüldüğü anlaşılmıştır. Bana bir saat kadar izin verin. Bulacağım çözüm yolunu bilginize sunarım.”
Başkan Fethi Bey, öneriyi oya koydu, kabul olundu. Baylar, bu bir saat içinde gereken kişileri Meclisteki odama çağırarak onlara 28 /29 Ekim gecesi hazırladığım yasa önerisi taslağını gösterdim ve kendileriyle görüştüm.
Öğleden sonra saat bir buçukta Parti Genel Kurulu yeniden Fethi Bey’in başkanlığında toplandı. İlk söz bende idi. Kürsü-ye çıktım ve şu konuşmayı yaptım:
Hepinizin birden bakanlar kurulu seçmek zorunda bulunmanızdan doğan güçlüğün giderilmesi zamanı gelmiştir. Geçen dönemde de, böyle güçlüklerle karşılaşılıyordu. Görülüyor ki bu yöntem kimi zaman birçok karışıklıklara yol açıyor. Yüce kurulunuz, bu sorunun çözülmesi için beni görevlendirdi. Ben de bilginize sunduğum bu görüşten esinlenerek düşündüğüm biçimi saptadım. Onu önereceğim. Önerim kabul olunursa güçlü ve dayanışık bir hükümet kurulabilecektir. Devletimizin biçimini ve niteliğini saptayan ve hepimiz için erek olan Anayasamızın kimi yerlerini açıklamak gereklidir. Öneri şudur.” dedikten sonra, bilinen tasarıyı okutmak üzere yazmanlardan birine uzatarak kürsüden ayrıldım.
Önerimin niteliği anlaşıldıktan sonra tartışmalar başladı:
Abdullah Azmi Efendi’nin: “Bu iş önemlidir. Bu konu daha görüşülsün!” diye yükselen çıkışına karşın, görüşmenin yeterliği kabul olundu. Ondan sonra önerinin tümü ve arkasından maddeleri birer birer okunarak görüşülüp kabul edildi.
Ondan sonra, cumhurbaşkanı seçilmesi için Meclisin oyuna başvuruldu. Toplanan oyların sonucunu, başkanlık katında bulunan İsmet Bey, Meclise şöylece bildirdi:
“Türkiye Cumhuriyeti Başkanlığı seçimi için yapılan oyla-maya yüz elli sekiz kişi katılmış ve cumhurbaşkanlığına, yüz elli sekiz üye, oybirliği ile Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerini seçmişlerdir.”
Baylar, seçimden hemen sonra Mecliste yaptığım konuşmayı Tutanak Dergisi’nde okumuşsunuzdur. Ancak, tarihsel bir anıyı canlandırmak için izin verirseniz, o konuşmamı burada da olduğu gibi bilginize sunayım:
Sayın arkadaşlarım, önemli ve dünya çapında olağanüstü olaylar karşısında saygıdeğer ulusumuzun gerçek uyanıklığına değerli bir belge olan Anayasamızın kimi maddelerini açıklamak için özel komisyonca yüksek kurulunuza önerilen yasa tasarısının kabulü dolayısıyla, Türkiye Devletinin öteden beri dünyaca bilinen, bilinmesi gereken niteliği, uluslararası belli adıyla adlandırıldı. Bunun doğal gereği olmak üzere, bugüne değin doğrudan doğruya Meclisin Başkanlığında bulundurduğunuz arkadaşınıza yaptırdığınız görevi, cumhurbaşkanı sanıyla yine bu arkadaşınıza, bu âciz arkadaşınıza veriyorsunuz. Bundan dolayı şimdiye dek benim için gösterdiğiniz sevgiyi, yakınlığı ve güveni bir kez daha göstermekle yüksek değerbilirliğinizi tanıtlamış oluyorsunuz. Bundan dolayı yüce Meclise gönlümün bütün içtenliğiyle teşekkür ederim.
Son yıllarda ulusumuzun eylemli olarak gösterdiği yetenek, eğilim ve anlayış; kendisi için kötü sanıda bulunanların ne denli aymaz ve ne denli irdelemeden uzak, görünüşe önem ve-ren kimseler olduğunu pek güzel tanıtladı. Ulusumuz, kendi-sinde bulunan nitelikleri ve değeri, hükümetin yeni adıyla, uy-garlık dünyasına çok daha kolay gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünyadaki yerine yaraşır olduğunu, başaracağı işlerle tanıtlayacaktır.
Her zaman sayın arkadaşlarımın ellerine çok içtenlikle ve sıkıca yapışarak, onların yardımı olmadan iş göreceğimi bir an bile düşünmeyerek çalışacağım. Her zaman, ulusun sevgisine dayanarak hep birlikte ileriye gideceğiz. Türkiye Cumhuriyeti mutlu, başarılı ve utkulu olacaktır.
Baylar, Meclisçe Cumhuriyeti kabul kararı 29/30 Ekim 1923 gecesi saat 8.30’da verildi, On beş dakika sonra, yani 8.45’te cumhurbaşkanı seçimi yapıldı. Durum o gece bütün ülkeye bildirildi ve her yerde, gece yarısından sonra, yüz bir kez top atılarak halka duyuruldu.”
Zamanla, hükümdarlık idaresinin gerçekten daima ha-talı bir yolda, bencil bir yolda, devletle millet menfaatini düşünmeyen birtakım yanlış yollarda ısrar ettiğini misalleri sarih (belirgin) delilleri ile göre göre hükümdar mevkiinde olanların aleyhinde bulunmaya başladım. Yine Abdülhamit zamanında bu noktaya gelmiş oluyorum. O zamanlarda hükümdarların hatalarından ve zararlarından bahsedilince, hep veliahtlıkta bulunan gelecek hükümdarlar için büyük ümitler ve efsane şeklinde ehliyetler ve kerametler izafe etmek (yüklemek) adetti. Başka tesellisi yoktu. Millet bununla teselli buluyordu.
Yine İsmet İnönü, “Cumhuriyetin ne şekilde ilan edildiği biliniyor. 28-29 Ekim gecesi Atatürk’ün yanında bazı arkadaşlarla ertesi gün cumhuriyet ilan edileceği kararlaştırıldı. Aslın-da o gece cumhuriyet üzerinde aramızda yapılmış bir münakaşa yoktur. Sadece karar verilmiştir ve meseleyi ne şekilde bir kanun haline getireceğiz ve neticeye vardıracağız, bunun üze-rinde durulmuştur. O tarihi gecede Atatürk’ün kendilerine tamamıyla itimat ettiği arkadaşlar bulunmuştur. Bunların çoğu eski arkadaşlardır. Hepimizin itimat ettiğimiz arkadaşlar. Onlar gittikten sonra bilindiği gibi biz, Atatürk ile cumhuriyetin ilanını neticeye götürecek kanun teklifi üzerinde çalışmışızdır,” der.
MEBİLGİ
It is a long established fact that a reader will be distracted by the readable content of a page when looking at its layout. The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making it look like readable English. Many desktop publishing packages and web page editors now use Lorem Ipsum as their default model text, and a search for ‘lorem ipsum’ will uncover many web sites still in their infancy.
It is a long established fact that a reader will be distracted by the readable content of a page when looking at its layout. The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making it look like readable English. Many desktop publishing packages and web page editors now use Lorem Ipsum as their default model text, and a search for ‘lorem ipsum’ will uncover many web sites still in their infancy.
The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making
The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution of letters, as opposed to using ‘Content here, content here’, making it look like readable English. Many desktop publishing packages and web page editors now use Lorem Ipsum as their default model text, and a search for ‘lorem ipsum’ will uncover many web sites still in their infancy.
It is a long established fact that a reader will be distracted by the readable content of a page when looking at its layout. The point of using Lorem Ipsum is that it has a more-or-less normal distribution
29 Ekim 1923 tarihi Cumhuriyetimizin tarihidir. Başta Atatürk olmak üzere Türkiye Cumhuriyet,’ni kurup bize emanet eden şehit ve gazilerimize sonsuz şükranlarımızı sunarız. Cumhuriyetin ilanı hakkında okuduğum en güzel yazıydı…