Terör, Terörizm ve Terörist
Çağımızın büyük belası terör, insanlığın üstesinden gelmesi gereken yeni bir veba gibidir. Terörün gerçek yüzünü anlayabilmek için tanımı, tarihçesi ve kökenlerine bakmak gereklidir. Terör nedir ve kime terörist denir sorusuna verilecek yanıt çok önemlidir.
Terör
Türkçeye Fransızca “terreur” sözcüğünden geçmiş olan terör sözcüğü, büyük korku, dehşet, dehşet veya korku objesi gibi anlamlara gelmektedir. Toplumsal veya bireysel her türlü şiddeti bu tanım kapsamında düşünmek mümkündür. Öyle ya da böyle her türlü şiddetin, yıldırmaya, bastırmaya, korku vermeye yönelik temel bir amacı vardır. Bununla birlikte terör kavramı, değişik ülkelere, kuruluşlara göre farklı kapsamlarda ele alınmaktadır. Bu da aslında bataklığı besleyen çok boyutlu, karmaşık bir zincirin halkası olarak karşımıza çıkıyor. Güçlü ve gücünü kullanırken her anlamda devlet terörizmi denilebilecek katliamlar, şiddet olayları yapan yönetimler bu zincirin ilk ve en önemli halkalarıdır. Zaten terörizm konusunda araştırma yapan bir çok akademisyen, söz konusu durumu devlet terörizmi ve savaş suçu gibi terimlerle açıklamıştır.
Terörist
Türkiye’de uzun süre anarşist olarak kullanılsa da terör ve anarşi farklı kavramlardır. Son zamanlarda anarşist hitabı terk edilerek terörist kavramı kullanılmaktadır. Arapça kökenli tedhiş sözcüğü de zaman zaman terör yerine kullanılır. Arapça’da Tedhiş, “korku salma, yıldırma” anlamlarına gelir. Terörist ise terör eylemine karışan, terör faaliyeti yapan kişiler için kullanılmaktadır.
Terörizm
Terörizm, Ann Weil tarafından; rastgele seçilmiş veya sembolik değeri olan kurbanların, şiddetin aracı olarak seçildikleri bir savaş yöntemidir. Şeklinde tanımlanmıştır. Terörün bir amacı gerçekleştirmek için sistemleştirilmiş halidir, diyebiliriz. Terörü bir yöntem olarak benimsemiş, bireysel veya toplumsal şiddet faaliyetleridir.
Terörün ve Terörizmin Tarihçesi
Türkiye, terör faaliyetlerinden en çok etkilenmiş, siyasal ve ekonomik bedeller ödemiş ülkelerin başında gelmektedir. Ülkemizin uluslararası terörist faaliyetlerle meşgul edilmesinin siyasal ve ekonomik nedenleri vardır. Yine petrol ve enerji kaynakları nedeniyle Mısır, Suriye, Irak gibi ülkelerde yoğun şekilde terör eylemlerinin olması tesadüf değildir.
Terör sözcüğü, Fransız Devrimi’nin ilk yıllarında farklı boyutlar kazanmıştır. Fransa’da yürütme yetkisine sahip Convention, içteki sivil huzursuzluğun devrime zarar verebileceğini düşüncesiyle olağanüstü önlemler alınmasına karar verir. 5 Eylül 1793 günü Convention bir bildiri ile devrim karşıtlarına karşı Terörü (la Terreur) açıklar: “Komplo kuran tüm kişileri dehşete düşürmenin zamanı geldi. Kanun adamları, Terörü başlatın.” Güvenlik komitesinin başındaki Maximilien Robespierre, Terörün ateşli bir savunucusu olur. Bir yıl sonra da despotluk suçundan idam edilir. Bu zamana kadar binlerce kişi infaz edilmiştir. Terör, yargısız karar verilen idamlara kadar giden uygulama şekli ve halk üzerinde bıraktığı korku ile tarihe devlet eliyle gerçekleştirilmiş bir terör örneği olarak geçer.
Yüzyılımızda terör olgusu boyut değiştirmiş, beyaz terörist siyah terörist misali bir hal almıştır. İrili ufaklı bir çok devlet kendi çıkarlarını korumak için terör faaliyetlerine örtülü destek sunmakla kalmayıp, bizzat terör örgütlerini kurup, kollamaktadır. Günümüzde ise durum daha da ciddi bir şekle bürünüp, kontrol dışı terörist eylemlerin tüm insanlığı hedef aldığı devasa bir soruna dönüşmektedir.
Kaynak: www.mebilgi.com– Yazıya aktif link verilmeden, kaynak alınamaz!
Terör ve terörist hakkında bu kadar net bilgiyi ilk kez sizin sayenizde edindim. Terör gerçekten de teröristin işi değil. Terörist de terörün işi değil.Uluslar arası silah kaçakçıları yönlendirme yapıyor.