Münir Özkul Kimdir? Kısaca Hayatı (15 Ağustos 1925-5 Ocak 2018)
Münir Özkul, 15 Ağustos 1925 tarihinde İstanbul Bakırköy’de dünyaya geldi. Anne tarafından paşazade olan Özkul, iki kız çocuktan sonra doğunca annesi Hayriye Hanım, ablaları Sıdıka ve Saime, dadısı Sayma Hanım tarafından el üstünde büyütüldü. Herkes O’nun paşa dedesi karakterinde olmasını istiyordu. Ama Münir Özkul, içine kapanık, mahcup, sıkılgan aynı zamanda bağımsız ve cesur bir çocukluk geçirdi. İstanbul Erkek Lisesi yıllarında okul saatlerinde ailesinden habersiz gizlice Miltiyadi Sinemasına gider, burada Fransız ve Amerikan filmlerini, yine aynı yerde akşamları orta oyunlarını özellikle İsmail Dümbüllü’yü izlerdi. Sinema ve tiyatro Münir Özkul’un sığınağı haline gelmişti.
Sanat Yaşamı Başlıyor
Oyuncu olmaya karar vermişti fakat ailesinin kabul etmeyeceğini düşündüğü için gizlice gittiği Bakırköy Halkevinde sergilenen bir oyunda küçük bir rol aldı. Daha senesi bile dolmadan kendisini profesyonel oyuncu olarak buldu. 1949 yılında asker dönüşü bir gün, “Vatan ve Namık Kemal” filminde yardımcı yönetmen olarak çalışan arkadaşı Sırrı Gültekin’i ziyarete gider. O an acil olarak asker rolü için bir figürana ihtiyaç duyulur. Arkadaşının isteği ile oynar. Bu şekilde beyaz perdeye de adım atmış olur.
Ünlü Oyuncularla Çalışma
Bir müddet İstanbul Devlet Tiyatrosunda oynadı, buradan Ankara Devlet Tiyatrosuna geçti. Oradan da kısa bir süre sonra ayrılarak İstanbul Şehir Tiyatrolarında görev aldı. 1948 yılında Özel Ses Tiyatrosuna geçti. Burada rol aldığı “Aşk Köprüsü” oyununda gösterdiği performansla sanat dünyasında kendini tam olarak kabul ettirdi. Kısa bir süre sonra Muhsin Ertuğrul’un yönettiği Küçük Sahne tiyatrosuna geçti. O dönem orada bulunan Sadri Alışık, Şükran Güngör, Nevin Akkaya ve Cahit Irgat gibi güçlü oyuncularla Yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul’un yaptığı ve sahnelediği “Steinback” in “Fareler ve İnsanlar” oyununda sahneyi paylaştı. Bu oyunu Yarış, Oniki Gece, Aşağıdan Yukarı ve Karışık İş gibi oyunlarda da başarıya ulaştı.
Sinemada Yükselişi
Vatan ve Namık Kemal filminde rol aldığı figüranlıktan sonra 1951 yılında Nazım Hikmet ve İhsan İpekçi’nin yazdığı ve Vedat Ar’ın yönettiği “Üçüncü Selim’in Gözdesi” filminde oynadı. Aynı yıl “Lale Devri” ve “Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan” filmlerinde yardımcı erkek oyuncu olarak, Muhsin Ertuğrul’un yönettiği “Evli mi Bekar mı”, Baha Gelenbev’in yönettiği “Barbaros Hayrettin Paşa” filmlerinde ise başrol oyuncusu olarak rol aldı. 1952 yılında Vasfi Rıza Zobu ile Burhan Felek tarafından “Lorel ve Hardi” filminden uyarlanan “Edi ile Büdü” ve “Edi ile Büdü Tiyatrocu” filmlerinde oynadığı “Edi” rolü ile halkın sevgisini kazanmayı başardı. 1953 yılında “Halıcı Kız”, “Balıkçı Güzeli”, 1956 yılında “Kalbimin Şarkısı”, “Miras Uğrunda” ve Zeki Müren ile birlikte “Altın Kafes” filmlerinde oynadığı rollerle her türlü filmde (dram, komedi, duygusal gibi) oynayabileceğini kanıtladı.
Altın Portakal Ödülüne Ulaştı
Bir yandan da tiyatroya devam eden Özkul, 1957 yılında Devlet Tiyatrolarının başına getirildi. 1970 ‘e kadar 50 ye yakın filmde rol aldı. 1968 yılında oynadığı “Kanlı Nigar” filminin tiyatro versiyonunu 1971 yılında oynadı ve İsmail Dümbüllü’den “Ortaoyunu Kavuğunu” devraldı. Kavuğu daha sonra 1986 ‘da Ferhan Şensoy’a devretti. 70 ‘li yıllarda sinemada Adile Naşit ile birlikte iyi bir ikili oluşturdu. Bir çok oyunda birlikte rol aldılar. 1972 yılında Ertem Eğilmez’in yönettiği Hülya Koçyiğit ve Tarık Akan ile birlikte rol aldığı “Sev Kardeşim” filmi ile Altın Portakal Film Festivalinde “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünün sahibi oldu. Bu yıllarda Ertem Eğilmez’in yönettiği filmlerde zirveye ulaştı. Neşeli Günler, Mavi Boncuk, Aile Şerefi, Gırgıriye, Gülen Gözler, Bizim Aile bu filmlerden bazılarıdır. Ama kendisini asıl efsane yapan “Hababam Sınıfı” serisidir. Bu filmlerde disiplini elden bırakmayan, babacan, müdür muavini “Mahmut Hoca” tiplemesi ile halk tarafından özdeşleştirilmiş, roldeki ismi ile anılmaya başlanmıştır.
Dizi Furyasına ve Sanat Yaşamından Emekli Olması
80’li yıllarda Yeşilçam’da film kalitesindeki düşüşle dizi sektörü canlandı. “Uzaylı Zekiye” ve “Ana Kuzusu” rol aldığı dizilerdendir. Ama Özkul dizi furyasından uzak durmuştur. 90’lı yıllara gelindiğinde alkol sebebi ile rahatsızlanmıştır. 1996 yılında İstanbul Atatürk Kültür Merkezinde yapılan bir törenle Münir Özkul tiyatro sahnelerine veda etmiştir. Bu gecede toplanan gelirle, zaman zaman maddi sıkıntılara düşen Özkul’a bir ev alınmıştır. Beyaz perdeye ise 1998 yılında Hamdi Alkan’ın yaptığı “Reyting Hamdi” isimli eğlence programında bir müddet rol aldıktan sonra veda etti. Aynı yıl Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı unvanı verildi. Özkul KOAH (hava yollarında daralma ve akciğer hava keseciklerinin harap olması) ve 2003 yılından itibaren Demans ( bunama, bellek ve dil yetileri, soyut düşünme, yargılama gibi zihinsel işlevlerde görülen yetersizlik) hastalıkları ile mücadele etmiştir.
Özel Yaşamı ve Ödülleri
Münir Özkul’un evlilik yaşamında pek başarılı olduğu söylenemez. Şadan, Suna Selen, Yaşar ve Umman Hanımla olmak üzere 4 evlilik gerçekleştirmiştir. Bu evliliklerinden 1 erkek 2 kız çocuğu olmuştur. Suna Selen’den olan kızı Güner Özkul’un deyimiyle Özkul “Evlenmekten değil boşanamamaktan korkarmış”. Münir Özkul sanat yaşamına bir çok ödül sığdırmıştır.1967 İlhan İskender Ödülü, 1972 Altın Portakal En İyi Erkek Oyuncu Ödülü, 1991 İsmail Dümbüllü Ödülü, 1997 Altın Kelebek Onur Ödülü, 1998 Devlet Sanatçısı unvanı, 1999 Muhsin Ertuğrul Tiyatro Emek Ödülü, 2004 37.Sinema Yazarları Derneği Onur Ödülü, 2006 Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülü ve 2015 Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü’ne layık görülmüştür.
Münir Özkul 5 Ocak 2018 tarihinde yaşamını yitirmiştir. Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosunda yapılan törenin ardından Teşvikiye Camiinden Zincirlikuyu Mezarlığına defnedilmiştir.