Tiyatro Yunanca seyirlik yeri anlamına gelen “theatron” sözcüğünden türemiş ve dilimize girmiştir. Türk tiyatrosu denince ilk olarak aklımıza kukla, Karagöz, ortaoyunu, meddahlık, hokkabazlık ve köy seyirlik oyunları akla gelmektedir. Bunların çoğu metinsin ve doğaçlama oynanan oyunlardır. Oyunlar Türk kültürünü yansıtır.
Kukla oyununun ibiş be ihtiyar adında iki başkahramanı vardır. İhtiyar varlıklı birisidir ve ibiş onun uşağıdır. İbiş akıllı ve hazır cevap birisidir. Kukla oyununun ipli kukla, el kuklası, araba kuklası, iskemle kuklası dibi çeşitleri vardır. Kukla oyunu 19. Yy. dan sonra önemini kaybetmeye başlamıştır. Ayrıca Kukla Kebap Restoranlarında Bu geleneksel oyun müşterilerin çocuklarını eğlendirme amaçlı sergilenmektedir.
Karagöz, bir gölge oyunudur. Kuklalar bir çubuk yardımıyla şeffaf bir perde arkasında oynatılırken yine arkadan verilen bir ışık sayesinde kuklanın perdeye yansıyan gölgesinin konuşturulmasıyla oyun oynanır. Oyunun oynandığı beyaz perdeye ayna denir. Hacivat ve karagöz bu oyununun iki kahramanıdır.
Karagöz okumamış halk adamını temsil eder. Oyunun başrol oyuncusudur. Kendisine söylenenleri anlamaz ya da anlamazdan gelerek farklı şekilde yorumlar. Sert öfkeli ve saldırgandır. Dobra dobra bir kişiliğe sahiptir.
Hacivat, okumuş akıllı ve kurnaz birisidir. Karagözün tersine arabulucu ve çıkarlarını düşünen bir kişiliktir. Karagöz oyunu yöneticilere ve toplumdaki bozulmalara hicivle yaklaşması bazılarını rahatsız etmiş. Diğer geleneksel oyunlar gibi karagöz de 19 yy’dan sonra önemini yitirmeye başlamıştır. Ancak günümüzde özellikle Ramazan aylarında birçok organizasyonlarda oynattırılmaya devam etmektedir.
Orta oyunu, canlı oynanan bir oyundur. Oyunun başkişileri Kavuklu ve Pişekâr’dır. Oyun daha çok söze dayalı olmakla birlikte hareketlerle de zenginleştirilerek oynanır. Pişekâr oyunun başında oyunu tanıtır, kusurları için özür diler, gelecek oyun hakkında bilgi verir, duyurusunu yapar. İsmail Hakkı Dümbüllü, Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcilerinden biridir. Orta oyunu ve Tulûat (doğaçlama) sanatçısı İsmail Hakkı Dümbüllü, ustası Kel Hasan’dan devraldığı kavuğu, 1968’de oyuncu Münir Özkul’a devretmişti. Münir Özkul tarafından 1989’da ortaoyunular Tiyatro Topluluğu’nun kurucusu Ferhan Şensoy’a devredilen kavuğun, Şensoy tarafından kime devredeceği yıllardır merakla bekleniyordu. Ünlü kavuğu 27 yıl önce devralan Şensoy, kavuğu törenle oyuncu Rasim Öztekin’e devretti.
Meddah, metheden övgüler dizen kişi demektir. Meddaha Arap’lar “Kassas”, İranlılar “Kıssahan” demektedir. Oyunun özünü Türk ve İslam kültürü oluşturur. Daha çok sözlü uygulanan bir oyundur. Meddah oyun sonunda tüm kusurları hikâyenin kaynağına bırakarak özür diler.
Hokkabazlık, kökeni çok eskiye dayanan bir oyundur. Hokka, oyununda üç kap ve üç küçük yuvarlak kullanılır. Hokkabaz ve yamağı arasındaki uzun güldürücü söz oyunları ile bir çeşit ortaoyunu gibi sunulur. Yamak; hokkabazdan korkan, oyunun hilesini çözmeye çalışan kişi olarak seyirciyi güldürmek amaçlı hareket eden kişidir. Altı boş gösterilen hokkanın içinden topun çıkması ya da içine top konulduğu sanılan hokkaların açılınca boş gösterilmesidir.
Köy Seyirlik Oyunları Doğadaki tüm değişiklikler ile birlikte mevsimsel geçişleri de konu alarak doğaçlama oynanan oyunlardır. Bu tiyatronun oyuncu ve seyirci kadrosu köyün içinde birlikte bulunmakta, makyaj, kostüm ve oyunun kurgusu doğaçlama olarak oyun çıkarılırken gerçekleşmektedir. Bunlardan bazıları, Köse oyunu, Arap oyunu, kız kaçırma ve çiğdem gezdirmedir.