Beethoven Kimdir? Kısaca Hayatı

Beethoven Kimdir? Kısaca Hayatı (16 Aralık 177 – 29 Mart 1827)

Tam adı Ludwig van Beethoven olan sanatçı 16 Aralık 1770 tarihinde Almanya’nın Bonn şehrinde doğmuştur. 3 kardeşi sağır, 2 kardeşi kör ve 1 kardeşi de zeka özürlü olmasına rağmen aile bir kez daha çocuk sahibi olmuştur. Babası Johann van Beethoven sarayda müzisyen, annesi ise hizmetçi olarak çalışmaktadır. Buna rağmen babasının içkiye olan düşkünlüğünden geçim sıkıntısı çekmektedirler.

Tuşlar Üzerindeki Minik Parmaklar

Beethoven henüz 4 yaşında iken babasının baskısı ile piyano çalmaya başlamıştır. Tuşlara parmakları küçük gelen Ludwig, çalışmalarında hata yaptığında dayak yiyor ama gözyaşları arasında çalışmaya devam etmek zorunda kalıyordu. Küçük yaşına rağmen kilisede piyano çalarak ailesine maddi katkıda bulunuyordu.

13 Yaşında İlk Eseri Yayınlandı

1778 yılında halk karşısında çalan Beethoven, 1779 yılında National Theater’da sanat yönetmenliğine başlayan müzisyen Christian Gottlob Neefe’den dersler almaya başladı. Onun yardımı ile 1783 yılında ilk eseri “Dressler’in Bir Marşı Üzerine Do Minör Dokuz Çeşitleme” yayınlandı. Aynı yıl ilk üç sonatını bestelemiştir. Saray orkestrası Hofkapelle’de org çalmaya başladı. Neefe, adını sıkça duyurmaya başlayan Ludwig’e yetmediğini anlayarak O’nu Avusturya’nın başkenti Viyana’ya, Mozart’ın yanına gönderdi.

“Bu Çocuğa İyi Bakın, Bir Gün Tüm Dünya Onu Tanıyacak” 

Beethoven’a ders verdiği sıralarda bir akşam evinde dostlarını toplayan Mozart, şöyle demiştir: “ Bu çocuğa iyi bakın, bir gün tüm dünya onu tanıyacak”. Bu sözler daha 10 yaşındaki bir çocuğun geleceğinin nasıl olacağı konusunda fikir vermiştir. Verem hastalığına yakalanan annesinin ağırlaşması nedeniyle Bonn’a döndü. Birkaç gün içerisinde de annesini kaybetti. Babası da devlet işlerinden atılmıştı. Evin sorumluluğunu almak zorunda kaldı. 22 yaşına kadar Kont Walstein’in sahip olduğu orkestrada Viyola çaldı. Viyana’ya geri döndü.

İşitme Kaybı Yaşamaya Başlıyor 

1792 yılında Viyana’ya geri geldiğinde Mozart’ın hayatını kaybettiğini öğrendi. Klasik müzik bestecisi Joseph Haydn’ın yanında çalışmaya başladı. Başlarda piyanist olarak tanınmasına rağmen daha sonra besteleriyle dikkat çekmişti. Prens Carl Lichnowski ve eşi Avusturalyalı ünlü ve asillerin müziğe olan ilgisinden dolayı belirli bir ücret karşılığında Beethoven’ı evlerine aldılar. Böylelikle tüm Viyana ve dolayısıyla Avusturya sosyetesinde tanınmaya başlamıştır. 1795 yılında işitme problemleri yaşamaya başlamıştır. Buna rağmen 1.senfonisini 1799 yılında tamamlamıştır. 1802 yılında sağırlığı arttı. Acılarının artması ile bir vasiyet yazıp kardeşlerine gönderdi. Ama kısa sürede toparlandı ve 2 numaralı 36.senfoniyi tamamladı. 1804 yılında üçlü konçertoyu tamamladı. Napolyon’a ithaf ettiği 3.senfoni Eroica büyük ses getirdi.

Sağır Bir İnsan Nasıl Beste Yapar 

Beethoven bütün senfonilerini sağır olmaya başladıktan sonra bestelemiştir. 1811 yılında “ Arşidük Tiriosu” nu, 1813 yılında “ Wellington Zaferi” ni bestelemiştir. 1814 yılında Kemancı Schuppanzig, viyolonselci Lincke ile “Arşidük Triosu” nun piyano kısmını çalarken tüm izleyici onun duymadığının farkına vardı. Bu halk karşısına son çıkışı oldu. Çevresinde bulunanların söylediğine göre, dişlerinin arasına aldığı bir tahta çubuğu piyanoya dayayarak titreşimle beste yaptığını söylerler.

Son Zamanları ve Ölümü 

Beethoven hiç evlenmemiştir. Fakat söylentilere göre, Frankfurtlu bir tüccarın eşi olan Antonie Brentano’ya, yani “Ölümsüz Aşk” ına “Diabelli Varyasyonları” adlı eserini adamıştır. 1824 yılının Şubat ayında tamamladığı en ünlü eseri 9.senfoni, 7 Mayıs 1824 ytarihinde Viyana’da bir konserde çalınmıştır. Konser senfoniden sonra izleyicilerin uzun süre ayakta alkışlamaları ile kesilmiştir. Tabi Beethoven ne senfoniyi ne de alkışları duyamamıştır. 24 Mart’ta komaya giren sanatçı, 29 Mart 1827 tarihinde hayatını kaybetmiştir. Cenaze törenine yaklaşık 30 bin kişi katılmıştır. Wahring Mezarlığına gömülen sanatçının mezarı 1888 yılında Viyana Merkez Mezarlığındaki Schubert’in yanına taşınmıştır.

Beethoven’ın eserleri incelendiğinde, bazı eserlerinde,  ziller, vurmalı çalgılar, yeniçeri marşı ve mehter marşının olduğu görülüyor. Bu da sanatçının eserlerinde Türk müzüğinin etkisinin olduğunu göstermektedir.

You May Also Like